Sekizinci dönem toplu sözleşme görüşmelerinde hükümetin sunduğu zam teklifini yetersiz bulan kamu emekçileri, ülke genelinde iş bırakma eylemi gerçekleştirdi. Bolu’da Kardelen Meydanı’nda toplanan KESK üyeleri ve emekliler adına açıklamayı KESK Bolu Şube Eş Başkanı Dilek Çakman yaptı.
Hükümetin ilk teklifinde 2026 yılı için yüzde 10 + 6, 2027 yılı için yüzde 4 + 4 zam öngörülmüş, ikinci teklif ise 2026 için mevcut taban aylığa bin TL artış eklenerek yenilenmişti. Ancak konfederasyonlar bu teklifleri reddetmişti.
Çakman, meydanda yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:
“Bugün Türkiye’nin dört bir yanında bu ülkenin kaynaklarını üreten emekçiler ve emekliler olarak alanlardayız.
Çünkü ülkeyi yönetenler 2025’in Türkiye’sinde bizleri hala kapı kulu olarak görüyor. Hepimize daha fazla yoksulluk, sefalet ve geleceksizlik dayatmaya çalışıyor.
Bu ülkede kamu emekçileri olarak sadece bizlerin hakları değil, tüm vatandaşların nitelikli, ücretsiz, ulaşılabilir bir kamu hizmeti alma hakkı yıllardır yok sayılıyor.
Yıllardır üretime değil, borçlanmaya, betonlaşmaya dayalı insan ve doğa düşmanı bir model kurdular.
Eğitimden sağlığa, ulaşımdan haberleşmeye tüm kamu hizmetleri özel sektöre devredildi, paralı hale getirildi. Kamu binaları ticarethaneye, vatandaşlar müşteriye çevrildi.
Bu modelde biz kamu emekçilerinin payına ise düşük maaşlarla, güvencesiz, angarya çalışma, çalışırken yoksulluk, emeklilikte sefalet düştü.
Dolayısıyla bizler bugün sadece kendimiz için değil,
Nitelikli, ücretsiz, ulaşılabilir kamu hizmeti hakkı yok sayılan başta dar gelirliler olmak üzere bu ülkenin tüm insanları, tüm yurttaşlar için
Yıllar boyu verdikleri emekler yok sayılan, göz göre göre sefalete itilen milyonlarca emeklinin hakkını savunmak için g(ö)revdeyiz.
Başta kamu emekçileri ve emekliler olmak üzere tüm kamuoyu 4 milyon kamu emekçisini 2,5 milyon emekliyi kapsayan toplu sözleşme sürecini yakından takip ediyor. Ne yazık ki yıllardır uygulanan senaryo tekrar ediliyor, süreç bir kez daha oldu bittiye getirilmek isteniyor.
En son 3 gün önce hükümet ikinci teklifini açıklamıştır.
Söz konusu teklifle 12 Ağustos’ta yapılan ilk teklife yani altışar aylık dilimler halinde 2026 için %10 + %6, 2027 için %4+%4 teklifine ek olarak sadece 2026 için mevcut taban aylığa bin TL (1.000 TL) artış teklif etmiştir.
Yani hükümet ilk teklife göre en düşük maaşta sadece 2 puan, ortalama maaşta ise sadece 1,5 puan artış teklif etmektedir. Üstelik 2 yıl için geçerli olan bu teklifte şu ana kadar enflasyon farkı verilmesine ilişkin tek bir cümle bile kurulmamıştır.
Mevcut takvime göre toplu sözleşme görüşmeleri yarın bitecek. Ama şu saate kadar kamu emekçilerinin yıllardır yaşadığı temel sorunlara, sendikaların taleplerinin hangilerinin kabul edilip hangilerinin kabul edilmediğine ilişkin tek bir cümle dahi duymadık.
Buradan iktidara soruyoruz;
Bu teklifte 4 milyon kamu emekçisini, 2,5 milyon kamu emeklisini memnun edecek, insanca yaşamaya yetecek bir ücret artışı var mı?
Bugün itibari ile 18 bin 680 TL tutarındaki ilave seyyanen ödeneğin taban aylığımıza ve emeklilerin mevcut aylıklarına yansıtılmasına ilişkin bir adım, tüm ek ödemelerin taban aylığımıza, emekliliğimize yansıtılması var mı?
Barınma hakkı kapsamında konutu olmayan kamu emekçisine kira yardımı – kira desteği var mı?
Yıllardır maaşlarımızı dilim dilim buharlaştıran Gelir Vergisi adaletsizliğine son verilmesi var mı?
Ücretsiz servis, yemek, ulaşım taleplerine ilişkin bir adım var mı?
Vekil, ücretli, taşeron, sözleşmeli gibi farklı adlar altında sürdürülen güvencesiz istihdama son verilmesi, güvencesiz istihdam edilenlerin kadrolu-güvenceli istihdama geçirilmesi var mı?
Kamu kurumlarında ücretsiz kreşler açılması, söz konusu kreşler açılıncaya kadar kreş yardımı verilmesi var mı?
Seçim öncesi sözünü verdiğiniz mülakatın kaldırılması var mı?
Kadın kamu emekçilerine; çalışma yaşamında uygulanan, cinsiyetçiliğin, ayrımcılığın, mobbingin son bulması var mı?
Bizim için en önemlisi Grev Hakkı ile Tamamlanmış Gerçek Toplu Sözleşme Sistemi, Demokratik Bir Çalışma Yasasına ilişkin tek bir cümle var mı?
YOK. Çünkü aslında ORTADA BİR TOPLU SÖZLEŞME TEKLİFİ YOKTUR.
TEKLİF YERİNE; 4 milyonu aşkın kamu emekçisini çalışırken daha fazla yoksulluk ile 2,5 milyon emekliyi ise daha fazla sefalet ile TEHDİT VARDIR.
Buradan masada “yetkili” sıfatı ile oturan konfederasyonu ve sendikaları uyarıyoruz. Hiçbir kamu emekçisinin tarihe kara bir leke olarak geçecek yeni bir satış sözleşmesine tahammülü kalmamıştır.
Bu nedenle:
Hiç kimse hepimizle dalga geçilen bu teklife değer yüklemeye çalışmasın.
Kamu emekçilerinden gizli kapalı kapılar ardında pazarlıklar yürütmeyi, kamu emekçilerinin temel hiçbir sorununu çözmeyen teklifleri kabul etmeyi aklından bile geçirmesin.
Bu sefer hiç kimse uyuşmazlıkta, topu iktidarın noterliğini yapmanın ötesine geçmeyen Hakem Kuruluna atmaya kalkmasın.
Buradan tüm kamu emekçilerine sesleniyoruz.
Bu Karanlık Tablodan Tek Çıkış Yolu; Yetkinin asıl sahipleri olarak bizlerin ortak sorunları için bir araya gelmesinden, ‘hak verilmez mücadele ile alınır’ ilkesi ile ortak mücadeleyi yükseltmesinden geçiyor.
Bizi görmeyen gözlere, taleplerimizi duymayan kulaklara KAPI KULU DEĞİL, EMEKÇİ OLDUĞUMUZU hatırlatmak zorundayız.
Daha önceki dönemlerde olduğu gibi bu dönem toplu sözleşme sürecinin de hayal kırıklığı ile bitmemesi, hangi sendikanın üyesi olursa olsun biz emekçilerin taleplerimize sahip çıkmamıza bağlıdır.
İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret, Güvenceli İstihdam- Güvenli Gelecek, Demokratik- Adil Bir Çalışma Yaşamı, Halktan Yana Bir Kamu Hizmeti, Grev hakkımızın önündeki engellerin kaldırıldığı Gerçek Bir Toplu Pazarlık Sistemi için omuz omuza vermeye, mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.”
Açıklamanın ardından KESK üyeleri, toplu sözleşme görüşmelerinde hükümetin sunduğu tekliflerin kabul edilemez olduğunu belirterek mücadeleyi sürdüreceklerini ifade etti.